Gözden kaçırmayın

Hayata Değer Katan Eğitim: Yenidoğan Canlandırma ProgramıHayata Değer Katan Eğitim: Yenidoğan Canlandırma Programı

Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Meltem Hüner, Türkiye'nin yüzde 35 oranıyla antibiyotik direncinin en yüksek olduğu ülkeler arasında yer aldığına işaret ederek, bu durumun basit enfeksiyonların bile ölüme sebep olabileceği uyarısında bulundu. Dr. Hüner, antibiyotiklerin yalnızca hekimin reçete ettiği durumlarda kullanılması gerektiğini vurguladı. Acıbadem Eskişehir Hastanesi'nde görevli olan Dr. Hüner, antibiyotik direnci konusunda farkındalık yaratmak amacıyla her yıl düzenlenen "Dünya Antibiyotik Farkındalık Haftası"nın önemine dikkat çekti. Antibiyotiklerin Türkiye'de en yaygın reçete edilen ilaç grubunu oluşturduğuna değinen Dr. Hüner, toplumda antibiyotik direncinin artmasına neden olan faktörler arasında gereksiz kullanımın önemli bir etken olduğunu belirtti. Sağlık kuruluşlarında viral ve bakteriyel enfeksiyonların ayırıcı tanısının yapılmasının güç olduğunu ve hastaların bazen viral enfeksiyonlarda dahi ısrarla antibiyotik talep ettiğini ifade eden Dr. Hüner, bu durumun antibiyotik direncinin ortaya çıkmasına ve tedavi başarısızlığına yol açtığını söyledi. Dr. Hüner, ideal antibiyotik kullanımının etkin dozda, belirlenmiş süreyle alınan doğru antibiyotik olduğunu vurgulayarak, sık yapılan hataları da açıkladı. Uluslararası Ekonomik İş birliği ve Kalkınma Örgütü'nün (OECD) raporuna göre, Türkiye'nin antibiyotik direnç oranı yüzde 35 olarak belirlendi. Bu oran, Yunanistan ve Güney Kore ile birlikte en yüksek ülkeler arasında yer aldı. Aynı raporda, direnç oranının İzlanda, Hollanda ve Norveç gibi ülkelerde yüzde 5'in altında olduğu görüldü. Dr. Hüner, dirençli bakterilerin hastanelerde ve bağışıklık sistemi zayıflamış kişilerde ciddi problemlere neden olduğunu dile getirdi. Dirençli bakterilerin tedavisinin güç ya da imkânsız hale gelmesinin hastaların tedavi sürelerini uzattığını, komplikasyonların gelişmesine yol açtığını ve tedavi maliyetini arttırdığını belirten Dr. Hüner, dirençli bakterilerle enfekte olmuş bir hastanın tedavi maliyetinin ortalama olarak 10 bin ile 40 bin dolar olduğunu ifade etti. Dr. Hüner, küresel eylem planının uygulanması gerektiğine dikkat çekerek, aksi takdirde basit enfeksiyonların bile ölüme neden olabileceğini söyledi. Dr. Hüner, antibiyotik direncinin yayılmasını önlemek ve kontrol altında tutabilmek için alınabilecek önlemleri de açıkladı. Antibiyotiklerin yalnızca hekim tarafından reçete edilmesi gerektiğini vurgulayan Dr. Hüner, hekimin antibiyotiğin gereksiz olduğunu belirttiğinde ısrar edilmemesi gerektiğini söyledi. Ayrıca, antibiyotik kullanılırken hekimin doz ve süre tavsiyelerine uyulması gerektiğini belirtti. Yarım kalmış antibiyotiklerin tekrar kullanılmaması veya başkalarıyla paylaşılmaması da önemli bir nokta olduğunu dile getiren Dr. Hüner, toplumda farkındalık yaratmak amacıyla her yıl düzenlenen Dünya Antibiyotik Farkındalık Haftası'nın önemine değindi. Dr. Hüner, güvenli yiyecek tüketimi konusunda da önemli bilgiler paylaştı. DSÖ'nün "Daha Güvenli Yiyeceklere Giden Beş Anahtar" kuralına dikkat çeken Dr. Hüner, temizliğe önem verilmesi, çiğ ve pişmiş gıdaların ayrı tutulması, gıdaların iyice pişirilmesi, yiyeceklerin doğru sıcaklıkta saklanması ve temiz su ve malzemelerin kullanılması gerektiğini belirtti. Ayrıca, hayvansal gıdaların antibiyotik kullanılmadan üretildiği ürünlerin tercih edilmesi gerektiğini söyledi. Düzenli olarak ellerin yıkanması, hijyenik gıda hazırlığı, hastalarla yakın temastan kaçınma ve aşı ile korunmanın sağlandığı hastalıklarda aşı yaptırmanın önemine de değinen Dr. Hüner, bu şekilde hastalıklara karşı korunmanın mümkün olduğunu ifade etti.