Gözden kaçırmayın

İhsaniye'de Kültürel Buluşma: Neşet Ertaş Gecesi Türkülerin Sıcaklığıyla Renklendiİhsaniye'de Kültürel Buluşma: Neşet Ertaş Gecesi Türkülerin Sıcaklığıyla Renklendi

Bu hafta sözlerime başlamadan önce geçtiğimiz hafta meydana gelen üzücü olaylardan bahsetmek istiyorum. Ankara’da düzenlenen hain terör saldırısı ve anında verilen karşılıkla teröristlerin etkisiz hale getirilmesi göstermiştir ki hiçbir hain girişim karşılıksız kalmayacaktır.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti her daim dış tehditlere karşı teyakkuz halindedir. Zira hain saldırı girişiminin ardından sınır ötesinde operasyonlarla teröristlere gereken cevap verilmiştir.
Pençe-Kilit Harekâtı operasyon bölgesinde şehit düşen kahraman Mehmetçiğimiz Mehmet Emre Teke’ye Yüce Allah’tan rahmet, acılı ailesine sabırlar diliyorum.
Dün meydana gelen olayda 1 polisimiz suç makinesi bir şahıs tarafından şehit edildi. Şehidimize Allah’tan rahmet, Türk Milleti’ne başsağlığı diliyorum.
20 yaşında bir gencin 32 suç kaydı bulunmasına mı yanalım, bu gözü dönmüş gencin potansiyel bela olarak toplum içinde dolaşmasına mı yanalım bilemiyorum.
Ama bir gerçek var ki 20 yaşında bir genç uyuşturucu, gasp, hırsızlık, adam yaralama gibi 32 suç kaydıyla sokaklarda geziyor.
Bu genci ıslah etmek ya da topluma kazandırmak için hiçbir çaba gösterilmediği anlaşılıyor.
Ve ne yazık ki neticede bu vatanın bir evladı bu sorumsuzluğa kurban gidiyor. Şehidimizin ruhu şad olsun…
Ayrıca Filistin halkının meşru ve haklı talebinin terör eylemleri ile kirletilmesi kabul edilebilir değildir.
Bu tür eylemler, bugüne kadar maalesef Filistin halkının acısını artırmaktan başka bir işe yaramamıştır.
Filistin halkının her zaman yanında olduğumuzu bir kere daha belirtirken;
İsrail hükûmetini de sağduyu ile hareket etmeye davet ediyor ve şiddet ortamından bir an önce uzaklaşılmasını temenni ediyorum.
Gündem değerlendirmesine geçmeden önce Milletvekilimiz Sayın Hakan Şeref Olgun’un geçtiğimiz hafta sonu ebediyete intikal eden kayınpederi Alparslan Ünal’a Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum.
Toplumsal sorunlarımızdan bahsetmişken ülkemizde yaşanan buhranla ilişkili olduğunu düşündüğüm şiddet olaylarından da söz edelim.
Kadına yönelik şiddet, doktora yönelik şiddet, öğretmene yönelik şiddet derken son olarak ilimizde bir kadın avukata yönelik şiddet olayı yaşandı.
İYİ Parti Şuhut Kadın Kolları Başkanı Av. Şirin Demir, boşanma davasına baktığı müvekkilinin eşi tarafından feci şekilde darp edildi.
Hem kadın, hem de saygın bir mesleğin temsilcisi olan Şirin Hanım’a yapılan saldırıyı kınıyor, kendisine geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.
Toplum içinde her an patlamaya hazır bomba misali gezen, herkes için tehlike arz eden şahısların hak ettikleri cezayı almaları çok önemlidir.

Ne yazık ki ülkemizde hukuk kimi zaman caydırıcılıktan uzak bir şekilde işlemekte, suçlular ve suç potansiyeli taşıyanlar hak ettikleri cezayı almamaktadır.
Dilerim bu şiddet olayları en kısa sürede son bulur. Dilerim yaşadığımız bu toplumsal buhran bir an önce biter.
Toplumun her tabakasına derinden işleyen geçim sıkıntısı ne yazık ki gerginlik, tahammülsüzlük gibi sorunları da beraberinde getiriyor.
Ekonomik buhran, toplumsal buhranı da beraberinde getiriyor.
Her geçen gün hayat pahalılaşıyor. Geçim sıkıntısı büyüyor.
İnsanlar elinde avucunda olanla yetinemeyip borç batağına sürükleniyor. Birileri de hala kalkmış Türkiye ekonomisini şuradan şuraya getirdik diye övünüyor.
Memleketin şuan ki durumu utanç vesikasıdır beyler, övünecek bir durum yok ortada. Tok açın halinden anlamaz derler.
Sizler lüks içinde yaşarken ay sonunu getiremeyen babanın halini anlamazsınız.
Ürününü satamayan, traktörüne mazot alamayan çiftçiyi görmezsiniz.
Hayvancılığın cefasını çekip sefasını süremeyen vatandaşı bilmesiniz.
Kenara çekilip dinlenmesi gerekirken çalışmak zorunda kalan emeklinin sesini duymazsınız.
Üniversite tercihi yaparken dahi ailesinin ekonomik durumunu düşünüp ideallerinden vazgeçmek zorunda kalan gençleri görmezden gelirsiniz.
Sizin tuzunuz kuru tabi. Bir eliniz yağda, bir eliniz balda.
Gıda fiyatlarındaki artışı görmezden gelip vatandaşı açlığa mahkum ediyorsunuz. Çarşıda pazarda tezgahlara yaklaşamayan insanların ahını alıyorsunuz.
Meyve sebze fiyatları el yakıyor.
Babalar çocuklarına meyve alamıyor. Gücü yeterse soğan, patatesle karın doyurmaya, günü geçirmeye çalışıyor.
Tüm bunların vebali sizin boynunuza. Övünmekten de utanmıyorsunuz.
Bir ülkenin ekonomisini bu noktaya getiren bir hükümet, yüzü kızarması gerekirken vatandaşı aptal yerine koyup övünmeye kalkıyor.
Emekliler 7.500 TL maaş ile ay sonunu nasıl getirecek bu düzende?
İlimizde dahi en düşük ev kirası 10 bin TL’den başlıyor. Kira, elektrik, su, yakıt, mutfak masrafı derken bir evin aylık gideri zaten 20 bin TL’ye dayanıyor.
Siz de emekliye 7.500 TL’yi reva görüyorsunuz.
Bu devirde borçla bile olsa ev almak zaten mümkün değil.
Öyle adaletsiz bir düzen var ki bankaların kredi faiz oranları, gayrimenkul fiyatları, kiralar hiçbiri birbirine yaklaşamıyor.
Kirada dursan yetmiyor, ev alayım desen hayali bile kurulmuyor.
Ne yapacak peki bu vatandaş? En temel ihtiyaçlardan beslenme sekteye uğradı, barınma da zar zor devam ediyor.
Lüks yaşantıyı geçtim, insanlar insan gibi yaşamakta zorlanıyor.
Malum, önümüz kış… Borç harç yaşamaya çalışan vatandaşın omzuna ağır bir yük daha binecek. Isınma giderleri bu kış da vatandaşı kara kara düşündürecek…
Okullar da açılınca ailelerin geçim sıkıntısı bir hayli arttı. Okul kıyafet, kırtasiye harcamaları derken aileler evlatlarına harçlık veremeyecek hale geldi.
Şehir dışında çocuk okutan ailelerinse vay haline…
Üniversite okuyan pek çok gencimiz sırf geçim sıkıntısından dolayı okulunu dondurmak zorunda kaldı. Üniversiteye yeni başlayacak olan evlatlarımız tercih yaparken ailesinin ekonomik durumunu öncelikli olarak düşünmek zorunda kaldı. Bu gençlerimizin önceliği idealleri olmalıydı. Hedefleri, hayalleri olmalıydı.
Yavrularımız okula aç gidip geliyor
"Okullar temel eğitim ortamları olmasının yanı sıra çocukların günlük beslenme gereksinimlerinin de karşılandığı yerler olmalıdır. Özellikle ekonomik zorluklar yaşayan dar gelirli ailelerin çocukları için bu hizmet önem taşıyor.
Milli eğitim sistemimizin bu konuda acil çözüm bulması gerekiyor.
Afyonkarahisar Valimize ve İl Milli Eğitim Müdürümüze çağrımız ekonomik imkanları yetersiz ailelerin çocukları için okullarda çorba veya benzeri sıcak bir öğün verilmesidir.
Bu sayede çocukların daha sağlıklı gelişim göstereceği ve derslere daha iyi konsantre olacağı aşikardır.
Ayrıca çocukların iyi bir eğitim alabilmeleri ve sağlıklı bir şekilde büyüyebilmeleri adına, vatandaşlarımızın da desteğini sağlamalarıdır.
Bu tür yemek desteği hizmetlerinin genişletilmesi, çocuklarımızın eğitim hayatlarına olumlu bir katkı sağlayacaktır. Hem fiziksel hem de zihinsel gelişimlerini destekleyecek bu adımların, eğitim kalitesine de olumlu etkileri olacağından hiç şüphe yok."
Bu durumu en kısa sürede çözmek adına, Valilik ve Milli Eğitim Müdürlüğü'nün hızlı ve etkin bir çalışma başlatması gerekmektedir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan insan aklıyla dalga geçer gibi “asgari ücreti 184 liradan 11.400 liraya; en düşük emekli maaşını 64 liradan 7.500 liraya çıkardık” diye açıklama yapıyor.
Emekliyi açlığa mahkûm eden iktidar. Dün akşam büyük müjdeyi açıkladı. Dağ fare doğurdu demek daha doğru olur.
Çalışmayan Emeklilerimize bir defaya mahsus 5 bin lira verecekler.
5 bin lira nedir ya, sadakamı veriyorsunuz. Emeklilerimiz bu verilecek bu parayı almak için bir de bir ay bekleyecekler.
5 bin lirayı çalışmayan emekliye verecekler, çalışan emekliye vermeyeceklermiş. Tabi ya, ülkemizde bir emekli çalışıyorsa keyfinden çalışıyordur değilmi?

Bu emekliye tek seferlik gönlümden koptu parası değil insan onuruna yakışan maaşlar gereklidir.
Çok yazık. Bu ülkenin emekli insanları ile böyle dalga geçilmesi ayıptır.
Emekli, yıllarca ödediği primlerin karşılığını istiyor. Emekliye bir defaya mahsus 5 Bin TL verilecekmiş..
Koruma ekibinin günlük maliyetine bütçeden 2.8 milyon TL ödenirken; Emekliyi açlığa mahkum etmenin sebebi kaynak kıtlığı değil yönetenlerin merhamet eksikliğidir.
6 ay içinde Kur Korumalı Mevduata parası olanlara 90 milyar ödeyenler ;7500 TL açlık sınırı altında yaşam mücadelesi veren emekliye bir defaya mahsus 5000TL sadakayı reva gördü!
Yaparsa Ak Parti yapar!
İşte şimdi Avrupa bizi kıskandı..
Yazıklar olsun size. Türkiye yüzyılı dediğiniz bu muydu.
Şakşakçıları ne dediğine bakmaksızın alkışlamaya devam ederken vatandaş evine götüreceği ekmekten feragat ediyor.
Erdoğan bu açıklamayı yapıyor yapmasına da mazot fiyatlarından, altından dolardan hiç bahsetmiyor…
Mazot 4 liradan 40 liraya çıktı. Dolar 1,4 TL’den 27,5 TL’ye çıktı. Çeyrek altın 32,25 TL’den 2.700 TL’ye çıktı.
Bunlar Türkiye ekonomisinin acı gerçekleri. Bunlar asıl konuşulması irdelenmesi gereken konular.
Toplumda ekonomik refahını sağlayabilen bir kitle kalmadı desek yeridir.
İşçi, çiftçi, hayvancı, öğrenci, emekli herkes zor durumda. Bu meslek gruplarının hepsi geçim sıkıntısıyla boğuşuyor.
Mesela Afyonda pancar üreticilerimiz… Ürettiklerine üreteceklerine pişman oldular.
Dalavare ve bir takım ayak oyunlarıyla kazançları düşürülüyor.
Çiftçinin emeği üzerinden oyunlar oynanarak ekonomik kriz atlatılmaya çalışılıyor. Tıpkı vatandaşımızın sırtına yüklenen ek vergiler gibi…
A kotası pancar fiyatı 1855 TL iken C kotası pancar fiyatı 16 polar gelmesi şartıyla 1.200 TL…
Polar değeri 12 olan pancarın fiyatı 950 TL’ye düşüyor. Acilen C kotası pancar fiyatı en az 1500 Tl olmalıdır.

Vatandaşa yük olacak her türlü gidere kat be kat zamlanırken eline geçecek para her geçen gün enflasyon karşısında eriyor.
Tarım ve hayvancılık resmen devlet eliyle bitiriliyor. Bu yapılan zulümdür. Bu yapılan ‘üretmeyin kardeşim’ demektir.

C kotasında fiyat en az 1500 TL olmalıdır. Enflasyon bel bükerken, mazota benzine her gece zam gelirken, çiftçinin üretim maliyeti gün geçtikte artarken, fabrika küspeyi 1200 TL’ye satarken çiftçinin üreticinin mağdur edilmesi devlet eliyle üretimin sekteye uğratılması demektir.

Bahsetmek istediğim bir başka konu da Afyonkarahisar Belediyesi’nin seçim yaklaştıkça çalışıyor gibi görünme çabası… 5 yıldır çivi çakmayan belediye son günlerde çalışmalarına hız verdi demek isterdim ama ne yazık ki çalışmaktan ziyade şehrin altını üstüne getirdi. Her caddede kazı, her sokakta inşaat görüntüsü, yollarda toz duman hakim…
Güzelim şehrimizi yolda yürünemeyecek, nefes alınamayacak hale getirdiler.
Kaldırım taşları yap boz misali. Belediyenin eli boş kaldıkça bir yol kapatıp kaldırım taşlarını söküyor.
Maksat çalışıyor gibi görünmek. Bir de kafanızı kaldırıp bir binaya baktığınızda duvarlarında Zeybek’in ‘ben yaptım’ afişlerini görüyorsunuz.
Çoğu tamamlanmamış projelerden oluşan bu ‘ben yaptım’ reklamları tamamıyla göz boyamaya yönelik çabalar. Algı yaratmaya çalışırken komik duruma düşüyor Sayın Zeybek.
Öyle ki eski başkan Burhanettin Çoban zamanında yapılan projelere bile ben yaptım diye sahip çıkıyor.
Tüm bunlar kaybetme korkusundan ileri gelen davranışlar. Zeybek’in panik butonuna basılmış gibi duruyor.
Belediyelerin borçlanma durumları da tartışmaya açık bir konu…
Baktığınız zaman iktidar partisi belediyelerin borç batağında sürüklendiğini, muhalefet partili belediyelerin ise borçlarını ödeyip kazanca geçtiğini görebilirsiniz.
Ne yazık ki AKP’li belediyelerin önceliği hizmet değil, şirin görünme gayretidir. Hem paranın kaynağını ellerinde tutuyorlar hem de belediyeleri borçlandırıyorlar.
Bizim de aklımıza şu soru geliyor doğal olarak: iktidardan alınan güç nereye kullanılıyor?
Ya da şöyle söyleyelim; seçim çalışmaları kapsamında üzerine basa basa söylenen ‘biz iktidar partisiyiz bizde para var, hizmet getiririz.
Muhalefet partilerine oy vermeyin, onlarda para yok hizmet edemezler’ gibi söylemler şimdi unutuldu mu?
İstanbul, Ankara, İzmir, Eskişehir gibi illere bakın muhalefet partili belediyelerce yönetiliyorlar.
İstanbul ve Ankara 20 yıl AKP’li belediyeler yüzünden can çekişti. En çok borçlanan belediyelerdi.
Ne yazık ki Afyonkarahisar’ımız da öyle. Allah’ın izniyle yerel seçimleri kazandığımız zaman tüm gerçekler gün yüzüne çıkacak. İYİ Parti yerel seçimleri kazandığı her noktada şeffaflık ilkesiyle hizmet edecek.
Afyonkarahisar’ımızda da öyle olacak Allah’ın izniyle…
İYİ’ler kazandığında geliri gideri her vatandaşımız görebilecek. Bütçe şeffaf bir şekilde kullanılacak. Halkın yararına kullanılmayan tek bir kuruş dahi olmayacak.
Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener’in de açıkladığı gibi partimiz her yerde kendi adayı ile başkanlık yarışına girecek.
Bizler de Afyonkarahisar merkezde, ilçe ve beldelerinde halkımızın sevgisini saygısını kazanmış kişilerle yola çıkacağız.
Seçime gideceğimiz isimleri belirlemek adına çok titiz bir süreç yürütmekteyiz. Bizim için önemli olan Afyonkarahisar’ın gelişip kalkınması olacak. Afyonkarahisar’ımıza yakışan vizyonlu ve ilkeli bir isimle yola çıkacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın.
İlçe ve beldelerimizde de aynı şekilde şahsi menfaatlerden arınmış bir strateji yürüteceğiz. Kazanacak olan adaylarla bu seçim yarışına gireceğiz.
Değinmek istediğim bir başka konu da Sülümenli’deki hemşerilerimizden tarafımıza iletilen yol sorunu.
Çiftlikler yolunda sürekli kaza oluyor, canlar yanıyor ancak hiçbir önlem alınmıyor. Yol üzerinde yol çizgileri yok, dev çukurlar var. Kaza geliyorum diyor, hatta geliyor da ama yetkililerin umurunda olmuyor.
Bu yol bir kısmı Afyon ve bir kısmı Sülümenli Belediyeleri sorumluluğunda olan bir yol.
Sorumluluğunda diyoruz ama lafta kalıyor ne yazık ki…
Vatandaşlar defalarca konuyu yetkililere bildirdiklerini, CİMER’e şikayette bulunduklarını ancak hiçbir tedbir alınmadığını söylüyor.
Biz de onların bu haklı isyanını dile getirmek istedik. Her türlü sorumluluktan kaçan Afyonkarahisar Belediyesi’ne sesleniyorum; kent merkezinde göz boyamak adına kaldırım taşı söküp takacağınıza kazalarla can yakan yolları yenileyin.
Sorumluluk alanınızda bulunan vatandaşa hizmet götürün. Hemzemin geçit yapılacak diye alternatif yolu kapatalı 1 yıl olmuş hala bir hareket yok.

Kaldırım taşı söküp takmaktan başını kaldıramayan belediye asfalt yolu düzeltmekten aciz.
Yola çizgi çizmeyi bile beceremiyor. Belediyenin harekete geçmesi için bu yolda daha kaç kaza yaşanması, kaç canın yanması gerekiyor?